Baba ve Pic
Elif Safak, bu kitabinda Istanbul – Amerika arasinda biri Türk digeri Ermeni asilli iki aile üzerinden Türkiye-Ermenistan iliskilerini incelemistir. Yazar romanini 18 bÖlüme ayirarak her bÖlüme asure yapiminda kullanilan malzemelerin ismini vermistir. ülkemizde çok tartismalara yol açmis bu roman, ayni zamanda Serra Yilmaz’in basrolde yer aldigi tiyatro oyunu olarak sahnelenmistir. Ince Kapak: Sayfa Sayisi: 416Baski Yili: 2015e-Kitap: Sayfa Sayisi: 333Baski Yili: 2010Dili: TürkçeYayinevi: Dogan Kitap
جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
دسته: رمان ترکیه
Shipping & Delivery
محصولات مرتبط
Mahrem – Elif Şafak
Elif Şafak'ın 2000 yılında çıkarmış olduğu dördüncü kitabıdır. Kapak tasarımı Uğurcan Ataoğlu tarafından yapılan kitabın kapak fotoğrafında Nazar Boncuğu yer almaktadır.Kitap, 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği'nin En İyi roman ödülünü kazanmıştır. Roman, 2006 yılında İngilizceye çevrilmiştir."Bakma" ve "bakılma" takıntısı olan karakterlerin, farklı zamanlarda ve mekanlarda geçen öykülerini anlatan kitap, teknik olarak bir sözlük gibi kurgulanmıştır. Büyülü gerçekliğin ülkemizdeki temsilcilerinden olan kitap, yıllardır büyük beğeniyle okunmaktadır.جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
2002 yılında, Victor Hugo’nun doğumunun 200. yıldönümünü
kutladık. Hem dünya hem Avrupa hem de Fransa’nın gözünde XIX. yüzyıla damgasını vurmuş kişilerden
biri sayılan bu büyük insanın yapıtlarını hepimiz tanıyoruz; ne var ki Bir İdam Mahkûmunun Son
Günü, onun en az tanınan yapıtları arasındadır. 1829 yılında, daha yirmi yedi yaşındayken yazdığı
bu kitabı, kendi adını açıklamadan yayınlamıştır. Nitekim bu davranışının gerekçesini, sonradan
açıklamıştır. Kitabın yayınlanması belirli çevrelerde olumlu karşılanmıştır. Ancak Fransız
Devrimi’nin üzerinden kırk yıl geçmiş olmasına karşın hâlâ devrim coşkusunu yaşayan çevrelerden
gelen olumsuz tepkiler dikkat çekicidir. Bu değişik düşünceleri; kitabın yeni baskısında yer alan
oyun bölümünde kişilerin ağzından ve 1832 yılında kitabın üçüncü baskısının
başında yer alan önsözdeki açıklamalardan öğreniyoruz.جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
Dönüşüm (İş Bankası)
Franz Kafka’nın gündemden düşmeyen sıra dışı öyküsü Dönüşüm, kısa sürede okunacak ince bir hacme sahip olmasının yanı sıra okurunu uzun soluklu bir düşünce dünyasına yönlendiriyor. Yazarın 1912 yılında yazdığı eser, 100 yılı aşkın süredir tüm bilinmezleriyle günümüzde de tartışılmaya devam ediyor.Dönüşüm kitabının en çarpıcı cümlesi, okura daha ilk satırda kendini gösteriyor. Kafka, hikayesine verdiği adla okurda bir dönüşüm süreci beklentisi oluştursa da ters köşe yapıyor. Garip bir dönüşümden itibaren gerçekleşen olayları konu alan kitap, satırlarında herhangi bir açık göndermede bulunmaksızın, gerçeküstü bir gerçeklik benimsiyor.Kitabın ana kahramanı olan Gregor Samsa, hikayede ailesini geçindirmekle yükümlü sıradan bir pazarlamacı olarak anlatılıyor. Ancak roman ve hikaye dünyasının bilindik tasvirlerinden ziyade Gregor, hayatından hiç şikayetçi olmadığı gibi ona tutunan bir tip olarak yansıtılıyor. Ve Gregor bir sabah, alışageldiği hayatın çok dışında bir gerçekliğe uyanıyor. Kendini kocaman bir böceğe dönüşmüş bulan Gregor, bunu fark ettiği ilk an büyük bir dehşete düşüyor.Gregor, böcek olduğunun farkına varmasının üzerinden çok geçmeden günlük rutinini ve yerine getirmesi gereken sorumlulukları düşünmeye başlıyor. Böylelikle Kafka’nın bu akıl ve ironi dolu hikayesinde itaat duygusunun, göze çarpan ilk unsurlardan biri olduğu görülüyor. Bu noktada yazarın insan yaşamına ve düzene olan ince eleştirisi dikkat çekiyor.Dönüşüm’ün verdiği en büyük mesajı ise yabancılaşma duygusu oluşturuyor. Öyle ki hikayede Gregor’un tiksindirici bir edayla anlatımının altında, kitap hakkında varılacak ilk farkındalıklardan biri şu: İnsan bir gün gerekenden daha farklı bir halde bulunduğunda yabancılık, kişiye en yakın olanlardan başlıyor. Hikayede Gregor’un ailesinin çaresizliği ve ona karşı tutumu, Gregor’u olduğu kadar sizi de derinden etkileyecek.جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
Şehrin Aynaları – Elif Şafak
"Aynalar şehrine geldim çünkü benim hikayemin önünü, benden evvel kaleme alınmış bir başka hikaye tıkıyor. Aynalar şehrindeyim çünkü bir kez şu bendi yıkabilsem sular çağlayacak, deli deli akacak; hissediyorum.... Bazen, hakikat bütün çirkinliği ve çirkefiyle karşıma dikildiğinde, akıbetimi allayıp pullamak, süsleyip püslemek gelmiyor içimden. Böyle zamanlarda gözlerimi kapatıp, usulca arkama yaslanıyorum ve küfre özenen kelimelerin dişlerimin arasında bıraktığı o kekremsi tatla oyalanıyorum."Aynalar şehrindeyim çünkü ben bir korkağım; ve ne olduğunu bilen her korkak gibi, bu sırrı kendime saklıyorum."Elif Şafak, Türkiye'nin önde gelen çağdaş yazarlarından biri olarak Orhan Pamuk'un yanında yerini alıyor.- EconomistŞafak romanlarının asli merkezi dilidir. Sözcükler sıçrayarak itişip kakışarak, gösteri yaparak, birbiri içine yuvarlanarak çerçevenin her bir noktasını doldurur ve adeta bir Bosch tablosundaki figürler gibi, gizliden birbirlerinin gözetler.جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
kirmizi hap
Bu derûnî hayalleri izlediğim yıllar, hayatımın en önemli dönemleriydi. Diğer her şey buradan yola çıktı. (…) Tüm hayatım, bilinçdışından patlak veren gizemli bir çağlayan gibi, bazen beni yıkabilecek kadar güçlü olan bu akıntıyı anlamaya çalışmakla geçti. (…) Sonrası sadece sınıflandırma, bilimsel değerlendirme ve hayata tatbik etme. (…) -C.G. Jung C.G. Jung’un 1957 yılında, ölümünden beş sene önce dile getirdiği yukarıdaki satırlar, 1914 ile 1930 yılları arasında Kırmızı Kitap üzerinde çalıştığı yılları anlatır. İsmi, Jung’un takipçileri tarafından seksen yılı aşkın bir süredir bilinse de eser, 2009 yılında yayımlanana kadar okuyucunun istifadesine sunulamadı. Kitabın yayımlanması, psikoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Arketip, kolektif bilinçdışı, persona, anima, animus gibi kavramlardan oluşan temel kuramının nasıl ortaya çıktığını Jung’un kendi kaleminden okuma fırsatı doğdu. Jung’un bu deneyimi psikoterapiyi, hastalıkların tedavisinden ibaret olmaktan çıkarıp kişiliğin yüksek düzeyde gelişmesinin bir vasıtasına dönüştüren “bireyselleşme sürecini” bizzat nasıl yaşadığını anlatıyor. Modern tarihin hakiki vizyonerlerinden birini yaratan Kırmızı Kitap, ancak “katagoriler ötesi” diye nitelendirilebilir. İnsan olmanın ne anlama geldiğini araştıran bu kitap, psikanaliz tarihinin ötesine geçerek C.G. Jung’u Karl Marx, Georg Orwell ve tabii ki Sigmund Freud gibi devrim yaratan düşünürlerin arasına yerleştiriyor. -Sara Corbett, New York Times Dante’nin İlahî Komedya’sı, Joyce’un Ulysses’si, Goethe’nin Faust’unda dile getirilenlerle örtüşen Kırmızı Kitap, Nietsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt’üne bir cevap niteliğindedir. Nietsche’nin ileri sürdüğünün aksine “Tanrı ölmemiştir. O, insanın dışındaki dinî, millî ve siyasi yapılarda aranmak yerine tek tek bireylerin yaşamlarının içerisinde keşfedilmeli ve ‘mücadele edilmeli’dir.”جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
MELCEÜ’T- TABBÂHÎN
Mehmed Kâmil
Hayatını devam ettirmek isteyen bütün canlılar için beslenmek bir za-rurettir. Yine bu zaruret içinde olan insan, tarihin eski çağlarından beri yer-yüzündeki bir çok canlıdan farklı olarak daha geniş bir beslenme kültürüne sahiptir. Bu kültürün başlangıcı da insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak o günden bugüne yemek pek çok evreler geçirmiş, çok çeşitlenmiş ve artık bugün insan topluluklarının sosyal ve kültürel kimliklerinin bir parçası olmuştur. Lezzeti, çeşitli milletlere mensup insanların damaklarına hitap edebilen kimi millî mutfaklar evrensellik kazanmışlardır. جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
İş Bankası Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Dostoyevski Ecinniler’de ihtilâlci örgütlerin yapısı ve üyelerinin karakterini gerçekçi bir gözle ve alaycı bir ifadeyle sergilemiştir.Mazlum Beyhan (1948): Dostoyevski’den Suç ve Ceza ve Budala, Tolstoy’dan Sanat Nedir?, Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik, Gogol’den Bir Delinin Anı Defteri, Burun, Palto Mazlum Beyhan’ın çevirdiği başyapıtlararasında yer alır. Ayrıca Çernişevski, Byelinski,Kropotkin ve Şçedrin’den Türkçeye kazandırdığı eserlerle hiç tartışmasız son 35 yılın en önemli Rus Edebiyatı çevirmenlerinden biridir.جهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد
Yaşıyoruz Sessizce
İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
Bu kitap, bizim sagu, mersiye, ağıt geleneğimize, göç edeni de burada tutan, yaşatan yepyeni bir özellik getiriyor. Üç kadim kavram, yaşamın üç büyük izleği, aşk, yalnızlık ve ölüm, şiirden şiire iç içe geçerek birbirinin kapısını çalıyor. Sonra üçü birlikte gelip hepimizin hayatına doluyor. Yaşıyoruz Sessizce, aşkın, emeğin ve dünyanın ölümle bir daha yüceltildiği bir varoluş simyası.
Şeref Bilsel
Sarkaç durdu. Kapı yok.
Ayna buğulanmıyor.
Tanrı bitti.
Ölüm değil büyük ceza
Her zerresi yalnızlık
Bir dünyayı sevmek hâlâ.
Ayrılık burcum...
Parmaklarım birer mihrap çırası
Gövdem bitene kadar tüteceğim başındaجهت استعلام قيمت و سفارش چاپ اين محصول لطفا با انتشارات گنج حضور تماس حاصل فرماييد